İstanbul Sözleşmesi yürürlükte Hukuksuz çekilme kararına karşı hukuk mücadelesi verenler cezalandırılıyor Yılmayacağız!
21Mart2024,Perşembe
Türkiye’yi İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarma konusunda atılan ilk adım olan, Recep Tayyip Erdoğan’ın 20.03.2021’de imzaladığı Cumhurbaşkanı kararının üzerinden 3 yıl geçti. Devletin kadına ve çocuklara karşı şiddetle mücadeleden ve evrensel insan hakları hukukundan vazgeçtiğinin ilanı olan bu karar aynı zamanda “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, fıtrata aykırı” cümlesinin hayata geçirildiği dev adımlardan biriydi. Anayasa’ya açıkça aykırı olarak alınan bu karara karşı kadınların hukuk mücadelesi devam ediyor.
3 yılda binlerce kadın ağır şiddetlere maruz kaldı, yüzlerce kadın katledildi, kim bilir kaç çocuk cinsel istismara maruz bırakıldı. Sadece basına yansıyanları bildiğimiz kadın katliamı cinskırım boyutlarına ulaştı. Çocukları cinsel istismardan ve uyuşturucudan korumak için hiçbir şey yapmayanlar bir yandan laik eğitimin kalan kırıntılarını da yok etmenin telaşındayken diğer yandan İstanbul Sözleşmesi’ni savunanlara ceza gibi masraflar çıkarıyor.
20 Mart 2021 tarihinde Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme ile ilgili Cumhurbaşkanı Kararı’nın ardından kadın örgütleri, barolar, sivil toplum kuruluşları, çeşitli partiler ve bireysel davalar açılarak Karar’ın iptali istenmişti. Açılan davalarda, Cumhurbaşkanı’nın karar ve kararname çıkarma yetkisinin konu bakımından anayasal olarak sınırlandırıldığı, temel haklarla ilgili sözleşmelerden meclisi devre dışı bırakılarak çıkılamayacağı, Cumhurbaşkanı’nın dava konusu işleme yetkisi olmadığı, kararının gerekçesiz ve sebepsiz olduğu, işlemin amacının belli olmadığı, dava konusu kararın Anayasa’ya aykırı olduğu ayrıntıları ile açıklanmıştı. Davalar sırasında bileşimine müdahale edilen Danıştay 10. Dairesi 2’ye karşı 3 hâkimin oyu ile davaları reddetmiş, çekilme kararını “hukuka uygun” bulmuştu. Danıştay’ın verdiği bu karara karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na yapılan temyiz başvuruları reddedilince dava Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı.
Danıştay’ın hukuka aykırı kararın yanında bir de, Cumhurbaşkanlığı avukatı lehine haksız ve hukuka aykırı bir biçimde yüksek vekalet ücretine hükmedilmişti. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış işlemi ile ilgili olarak 220’nin üzerinde iptal davası açılmıştı. Bu davalar, Danıştay’da 28 Nisan ile 7, 14 ve 23 Haziran 2022 tarihlerinde yapılan dört duruşmada toplu davalar şeklinde seri dava olarak görülmüştü. 20’nin üzerinde dosyanın duruşması aynı günde yapılmıştı. Buna rağmen, her bir dava için tam avukatlık ücretine (duruşma yapılanlarda 7.425,00 TL., duruşmasız olanlarda 4.500 TL.) hükmedilmişti. Temyiz sırasında Cumhurbaşkanı avukatı lehine takdir edilen bu hukuka aykırı ve vekâlet ücretinin adalete erişim hakkını, hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğu belirtilmişti. Davalı Cumhurbaşkanı’nın avukatlarını kayıran bu yüksek avukatlık ücretinin, Cumhurbaşkanlığını haksız ve orantısız biçimde zenginleştirmek; şiddetsiz bir hayat hakkını savunmaktan başka bir amacı olmayan davacıları cezalandırmak ve benzer davalar için hak aramak isteyenleri caydırmak sonucunu doğuracağı vurgulanmıştı.
Ne yazık ki, temyiz incelemesinde esasa dair itirazlarımız dikkate alınmadığı gibi, avukatlık ücreti ve hak arama özgürlüğü konusundaki bu itirazlarımız da dikkate alınmadı. Cevap bile verilmedi.
28 Kasım 2023 tarihinde Danıştay’da son kalan davalar için yine toplu duruşma yapıldı. Duruşma sırasında, Sosyal Haklar Derneği vekili olarak söz alan EŞİK gönüllüsü avukat bu konunun altını ısrarla çizdiği halde, maalesef Danıştay kadınları cezalandırmaya devam etmeyi tercih etti: 28 Kasım 2023 tarihli celsedeki davacıların cumhurbaşkanlığı avukatına tam 34 bin 200 TL vekalet ücreti ödemesine hükmetti!
Oysa ki, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 22. Maddesine göre toplamda yüzden fazla açılan seri davalarda, ilk yüz dosyadan sonra gelen her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %25’i oranında avukatlık ücretine hükmedilir.
Danıştay 10. Dairesi başkanı, konuyu gayet iyi bildiği ve 34 bin 200 TL vekalet ücretinin % 25’ine hükmetmesi hukuken zorunlu olduğu halde tam ücrete hükmetmiştir. Daire başkanı Sayın Yılmaz Akçil’in, yargıçlık dışında başka görevlerden de maaşlar aldığı iddiaları varken, son derece kısıtlı bütçelerle hayatta kalmaya ve hak aramaya çalışan kadınlar ve kadın örgütlerini anlaması, kendisini bu makamlara atayanların arzuları dışına çıkan kararlar vermesi elbette beklenemez. Nitekim, 28 Kasım 2023 tarihli celsede kimi davacılar tarafından, davalı Cumhurbaşkanlığı yanlısı tutumundan ötürü kendisi hakkında reddi hakim talebinde bulunulmuştur. Bu reddi hakim talebine karşı hala bir yanıt verilmemiştir. Ama yine bu davalı Cumhurbaşkanlığı yanlısı tutum sayesinde, ve yine davalı Cumhurbaşkanı tarafından 30 Ocak 2024 tarihinde Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanmıştır.
İstanbul Sözleşmesi davası ile ilgili Anayasa Mahkemesi önüne giden birkaç dosyamız vardır. Tam da bu süreçte, Danıştay’daki davalarımızın reddinde başrol oynayan daire başkanı Yılmaz Akçil’in Anayasa Mahkemesine atanması bir rastlantı değildir. Kendisinin bu dosyalara bakması hukuken imkansızdır. İtirazımızı şimdiden tüm kamuoyu önünde belirtiyoruz.
Küçücük bütçeleriyle, öğrenci harçlıklarıyla, emekli maaşlarıyla İstanbul Sözleşmesi için dava açan tüm kadınlara sesleniyoruz: Lütfen EŞİK’in iletisim@esikplatform.net adresine ulaşın. Tek başınıza cumhurbaşkanlığına 34 bin 200 TLvekalet ücreti ödemenize gönlümüz razı gelmiyor. Eşitlik İçin Kadın Platformu-EŞİK tamamen kadınların gönüllü emeği ile çalışıyor. Kadınların ortak mücadelesi ve dayanışması ile neleri çözmedik ki, bunu da çözeriz. Yeter ki, dayanışmanın soyut bir kelime değil, mücadelenin her bir evresinde yeniden sınandığımız bir politik duruş olduğunu unutmayalım.
EŞİK olarak bu davaları Anayasa Mahkemesi ve sonrasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşımakta bir an bile tereddüt etmeyeceğiz. Bu yolda bizimle birlikte yürüyecek herkese hukuki danışmanlık vermek ve avukatlık yapmak için hazırız. Şu bağlantıda sürece dair biriken tüm bilgilerimiz var.
Dünya ve Türkiye kamuoyu önünde hatırlatmak isteriz ki, kadına karşı şiddetle mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.
İstanbul Sözleşmesi’nin tüm içeriği Anayasa’nın 90. Maddesi, 6284 sayılı yasadaki atıf ve 6251 sayılı onay Kanunu ve nedeniyle halen yürürlükte!
Asla Vazgeçmiyoruz. İktidar ya da muhalefet fark etmez, ilgili tüm kişi ve kurumları sözleşmeyi uygulamaya ve kadın hareketi ile dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz.
İstanbul Sözleşmesi yürürlükte Hukuksuz çekilme kararına karşı hukuk mücadelesi verenler cezalandırılıyor Yılmayacağız!
Türkiye’yi İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarma konusunda atılan ilk adım olan, Recep Tayyip Erdoğan’ın 20.03.2021’de imzaladığı Cumhurbaşkanı kararının üzerinden 3 yıl geçti. Devletin kadına ve çocuklara karşı şiddetle mücadeleden ve evrensel insan hakları hukukundan vazgeçtiğinin ilanı olan bu karar aynı zamanda “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, fıtrata aykırı” cümlesinin hayata geçirildiği dev adımlardan biriydi. Anayasa’ya açıkça aykırı olarak alınan bu karara karşı kadınların hukuk mücadelesi devam ediyor.
3 yılda binlerce kadın ağır şiddetlere maruz kaldı, yüzlerce kadın katledildi, kim bilir kaç çocuk cinsel istismara maruz bırakıldı. Sadece basına yansıyanları bildiğimiz kadın katliamı cinskırım boyutlarına ulaştı. Çocukları cinsel istismardan ve uyuşturucudan korumak için hiçbir şey yapmayanlar bir yandan laik eğitimin kalan kırıntılarını da yok etmenin telaşındayken diğer yandan İstanbul Sözleşmesi’ni savunanlara ceza gibi masraflar çıkarıyor.
20 Mart 2021 tarihinde Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme ile ilgili Cumhurbaşkanı Kararı’nın ardından kadın örgütleri, barolar, sivil toplum kuruluşları, çeşitli partiler ve bireysel davalar açılarak Karar’ın iptali istenmişti. Açılan davalarda, Cumhurbaşkanı’nın karar ve kararname çıkarma yetkisinin konu bakımından anayasal olarak sınırlandırıldığı, temel haklarla ilgili sözleşmelerden meclisi devre dışı bırakılarak çıkılamayacağı, Cumhurbaşkanı’nın dava konusu işleme yetkisi olmadığı, kararının gerekçesiz ve sebepsiz olduğu, işlemin amacının belli olmadığı, dava konusu kararın Anayasa’ya aykırı olduğu ayrıntıları ile açıklanmıştı. Davalar sırasında bileşimine müdahale edilen Danıştay 10. Dairesi 2’ye karşı 3 hâkimin oyu ile davaları reddetmiş, çekilme kararını “hukuka uygun” bulmuştu. Danıştay’ın verdiği bu karara karşı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na yapılan temyiz başvuruları reddedilince dava Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı.
Danıştay’ın hukuka aykırı kararın yanında bir de, Cumhurbaşkanlığı avukatı lehine haksız ve hukuka aykırı bir biçimde yüksek vekalet ücretine hükmedilmişti. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış işlemi ile ilgili olarak 220’nin üzerinde iptal davası açılmıştı. Bu davalar, Danıştay’da 28 Nisan ile 7, 14 ve 23 Haziran 2022 tarihlerinde yapılan dört duruşmada toplu davalar şeklinde seri dava olarak görülmüştü. 20’nin üzerinde dosyanın duruşması aynı günde yapılmıştı. Buna rağmen, her bir dava için tam avukatlık ücretine (duruşma yapılanlarda 7.425,00 TL., duruşmasız olanlarda 4.500 TL.) hükmedilmişti. Temyiz sırasında Cumhurbaşkanı avukatı lehine takdir edilen bu hukuka aykırı ve vekâlet ücretinin adalete erişim hakkını, hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğu belirtilmişti. Davalı Cumhurbaşkanı’nın avukatlarını kayıran bu yüksek avukatlık ücretinin, Cumhurbaşkanlığını haksız ve orantısız biçimde zenginleştirmek; şiddetsiz bir hayat hakkını savunmaktan başka bir amacı olmayan davacıları cezalandırmak ve benzer davalar için hak aramak isteyenleri caydırmak sonucunu doğuracağı vurgulanmıştı.
Ne yazık ki, temyiz incelemesinde esasa dair itirazlarımız dikkate alınmadığı gibi, avukatlık ücreti ve hak arama özgürlüğü konusundaki bu itirazlarımız da dikkate alınmadı. Cevap bile verilmedi.
28 Kasım 2023 tarihinde Danıştay’da son kalan davalar için yine toplu duruşma yapıldı. Duruşma sırasında, Sosyal Haklar Derneği vekili olarak söz alan EŞİK gönüllüsü avukat bu konunun altını ısrarla çizdiği halde, maalesef Danıştay kadınları cezalandırmaya devam etmeyi tercih etti: 28 Kasım 2023 tarihli celsedeki davacıların cumhurbaşkanlığı avukatına tam 34 bin 200 TL vekalet ücreti ödemesine hükmetti!
Oysa ki, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 22. Maddesine göre toplamda yüzden fazla açılan seri davalarda, ilk yüz dosyadan sonra gelen her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %25’i oranında avukatlık ücretine hükmedilir.
Danıştay 10. Dairesi başkanı, konuyu gayet iyi bildiği ve 34 bin 200 TL vekalet ücretinin % 25’ine hükmetmesi hukuken zorunlu olduğu halde tam ücrete hükmetmiştir. Daire başkanı Sayın Yılmaz Akçil’in, yargıçlık dışında başka görevlerden de maaşlar aldığı iddiaları varken, son derece kısıtlı bütçelerle hayatta kalmaya ve hak aramaya çalışan kadınlar ve kadın örgütlerini anlaması, kendisini bu makamlara atayanların arzuları dışına çıkan kararlar vermesi elbette beklenemez. Nitekim, 28 Kasım 2023 tarihli celsede kimi davacılar tarafından, davalı Cumhurbaşkanlığı yanlısı tutumundan ötürü kendisi hakkında reddi hakim talebinde bulunulmuştur. Bu reddi hakim talebine karşı hala bir yanıt verilmemiştir. Ama yine bu davalı Cumhurbaşkanlığı yanlısı tutum sayesinde, ve yine davalı Cumhurbaşkanı tarafından 30 Ocak 2024 tarihinde Anayasa Mahkemesi üyeliğine atanmıştır.
İstanbul Sözleşmesi davası ile ilgili Anayasa Mahkemesi önüne giden birkaç dosyamız vardır. Tam da bu süreçte, Danıştay’daki davalarımızın reddinde başrol oynayan daire başkanı Yılmaz Akçil’in Anayasa Mahkemesine atanması bir rastlantı değildir. Kendisinin bu dosyalara bakması hukuken imkansızdır. İtirazımızı şimdiden tüm kamuoyu önünde belirtiyoruz.
Küçücük bütçeleriyle, öğrenci harçlıklarıyla, emekli maaşlarıyla İstanbul Sözleşmesi için dava açan tüm kadınlara sesleniyoruz: Lütfen EŞİK’in iletisim@esikplatform.net adresine ulaşın. Tek başınıza cumhurbaşkanlığına 34 bin 200 TLvekalet ücreti ödemenize gönlümüz razı gelmiyor. Eşitlik İçin Kadın Platformu-EŞİK tamamen kadınların gönüllü emeği ile çalışıyor. Kadınların ortak mücadelesi ve dayanışması ile neleri çözmedik ki, bunu da çözeriz. Yeter ki, dayanışmanın soyut bir kelime değil, mücadelenin her bir evresinde yeniden sınandığımız bir politik duruş olduğunu unutmayalım.
EŞİK olarak bu davaları Anayasa Mahkemesi ve sonrasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşımakta bir an bile tereddüt etmeyeceğiz. Bu yolda bizimle birlikte yürüyecek herkese hukuki danışmanlık vermek ve avukatlık yapmak için hazırız. Şu bağlantıda sürece dair biriken tüm bilgilerimiz var.
Dünya ve Türkiye kamuoyu önünde hatırlatmak isteriz ki, kadına karşı şiddetle mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.
İstanbul Sözleşmesi’nin tüm içeriği Anayasa’nın 90. Maddesi, 6284 sayılı yasadaki atıf ve 6251 sayılı onay Kanunu ve nedeniyle halen yürürlükte!
Asla Vazgeçmiyoruz. İktidar ya da muhalefet fark etmez, ilgili tüm kişi ve kurumları sözleşmeyi uygulamaya ve kadın hareketi ile dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz.
21.03.2024
EŞİK_Eşitlik için Kadın Platformu
www.esik.org.tr
iletisim@esikplatform.net